"Ben de meclisin adayıyım.."

ben-de-meclisin-adayiyim

İEO Başkan adayı Levent Şadi Alemdar ile yapılan röportaj..


15 Eylül 2015 00:00

İstanbul Eczacı Odası (İEO), 5 binden fazlası eczane sahibi olmak üzere 7.700 üyesi ile Türkiye'nin en büyük eczacı odası. Bu hafta sonu yapılacak seçimlere 3 liste katılıyor.

Bunlar Çağdaş Eczacı Hareketi'nin adayı olan Levent Şadi Alemdar; İstanbul Eczacı Hareketi'nin adayı Zafer Cenap Sarıalioğlu ve yeniden aday olacağını açıklayan şimdiki Oda Başkanı Semih Güngör'ün listeleri.

Levent Şadi Alemdar, İEO'nda Genel Sekreterlik görevini sürdürmekte iken başkan adayı olarak kendi listesi ile seçimlere gireceği açıklandı. Alemdar ile yapmış olduğumuz röportajı sunuyoruz.

Levent bey, sizin adaylığınız ilginç bir süreçten geçti. Biraz anlatır mısınız?

Ben İstanbul Çağdaş Eczacılar Meclisi (İÇEM) in adayıyım. Meclis bir süre önce yaptığı bir toplantıda başkanlığa aday olma görevini bana verdi.

Şu andaki Başkan Semih Bey de meclis üyesi değil mi, yani aslında aynı grubun içindeydiniz..

Doğrudur, ancak Semih Bey 4 dönemdir başkanlık yapıyor ve Meclisin en fazla 3 dönem başkanlık yapılabileceği yolunda, çok önceden almış olduğu bir karar var. Bu nedenle meclis bu kez görevi bana verdi.

Bu durumda Meclisin kararını göz önüne aldığımızda Semih Bey zaten bir dönem de fazladan başkanlık yapmış gibi duruyor.

Evet, geçen seçimlerde Semih Bey özel bir dönemden geçildiğini söyleyerek bir ayrıcalık istemiş ve arkadaşlar da bu gerekçeyi kabul etmişlerdi, bu kez kabul etmediler.

Siz şu anda oda genel sekreterisiniz, dolayısıyla odanın bu dönemki yönetim anlayışında da pay sahibisiniz. Muhalif grup sizi uygulamalara tepki vermemekte ve sessiz kalmakla, kısaca söylemek gerekirse eczanelere sahip çıkmamakla eleştiriyor, ne diyorsunuz?

Eczacılarımızın haklarını korumak adına tüm haksız uygulamalara gereken her türlü yasal tepki gösterilmiştir. Açılan davalarda önemli sonuçlar alınmıştır. Bunun dışındaki eylemlerden bahsediliyorsa; halka rağmen eylem olmaz, eylem halkla birlikte olmalıdır, ancak o zaman olumlu sonuçlara ulaşılabilir. Bu konulardaki çeşitli görüşler toplantılarda değerlendirilmektedir.

Uzatılan SGK protokolünün süresi 1 Ekimde bitiyor. Yeni bir uzatma kaçınılmaz gibi duruyor. Bazı odalar isteklerimiz kabul edilmez ise protokolü imzalamayalım görüşünde, siz ne diyorsunuz?

Protokolü imzalamamak vatandaşı sıkıntıya sokar.. Önce Kasımda gelecek yeni hükümet ile görüşmeleri sürdürelim..

Bir diğer eleştiri ise Türk Eczacıları Birliği (TEB) ile sürekli bir kavga halinde olduğunuz konusunda. Bu çekişmenin zarar getirdiği öne sürülüyor.

Önce net olarak şunu söylemeliyim ki kavgayı biz başlatmadık. Biz Oda olarak haksız uygulamalarla üzerimize gelen TEB karşısında savunma halindeyiz. İstanbul Eczacı Odası tek başına Türkiye'deki eczanelerin yüzde yirmiden fazlasını temsil ediyor. TEB İstanbul'un bu gücünü kırmak için etik olmayan davranışlar içinde. Biz de yasal zeminde hakkımızı koruyoruz. Konu budur.

Yönetimlerin yeterince şeffaf olmadığı konusunda da ciddi bir eleştiri var..

Şeffaf olmayan TEB'dir. Hiçbir şeyi açıkça tartışmıyorlar.. Her şey gizli kapaklı yürüyor. Eczacılarla ilgili yasal düzenlemeler yapılırken bile Odaların eline hiçbir belge verilmedi mesela. Konuları perdeye yansıttıkları bir slayt ile geçiştirdiler.

Bunu neye bağlıyorsunuz?

Siyasal iktidarı kızdırmayalım korkusuna. Hükümetin haberi olmadan dışarıda hiçbir şey yapmayalım korkusu hakim. Hatırlayacaksınız, Beş yıl önce, 4 Aralık eylemi gerekçe gösterilerek protokol Bakanlık tarafından tek taraflı olarak feshedilmişti.   

Zamanın Sağlık Bakanı, görüşmelerin yeniden başlayabilmesi için ulusal gazetelerin bir kaçında 4 Aralık eylemine dönük bir özür ilanı verilmesi şartını ileri sürdü. İktidarın beklediği o özür ilanı, 7 Ocak 2010 tarihli ulusal gazetelerin bir kaçında “Kamuoyuna” başlığıyla çıktı.

TEB'in politikaları bu olaydan sonra döndü. Şimdi her şey gizli kapaklı. Aman iktidarı kızdırmayalım korkusu hakim oldu.

Sadece İstanbul değil, diğerlerinde de yönetime talip olan grupların vaatlerine programlarına baktığınızda benzerlik görüyorsunuz. Bu doğal çünkü sorunlar ortak. Sizin öncelikli hedefleriniz nelerdir?

Eczacının temel sorunu ekonomiktir. Eczacılık Türkiye ölçeğinde bir dönüşüme gidiyor. Meslek hakkı ve hizmet bedeli konuları mutlaka hayata geçmeli. Meslek olarak fiyat baskısı olmadan ayakta durabilecek bir meslek olmalıyız.

SUT'da yer alan "Eczanelerin birinci basamak temel sağlık hizmeti sunucusu olduğu" şeklindeki tanımın 6197 sayılı 'Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Yasa'da yer almasının sağlanması için mücadele edeceğiz..

Bir de şu ithal ilaçlar konusu var..

Orada da yine TEB oturuyor gündemin başına. TEB, Türkiye'de ruhsatlı ama üretilmeyen, üretiminde sıkıntı olan ilaçları getiriyor. İlaç sıkıntısına çözüm diye getiriyor. Ama şimdi iş iyice ticarete döndü. Tarım Bakanlığı yetkisinde olan gıda takviyesi ilaçlarını da TEB getiriyor. Bunun sözü edilen ilaç sıkıntısı ile ilgisini göremiyorum.


Facebookta paylaş Twitterda paylaş


Bu haberleri de okumak isteyebilirsiniz :

Okuyucu yorumları
Bu habere henüz yorum girilmemiştir.
Yorum yaz