Sinem Aral
Ecz. Sinem Aral
Neden inandırmak zorundayız?

Jenerik ilaç olarak adlandırılan, orjinal ilaçla eşdeğer olduğuna inanılan ilaçların akıbeti ve hayatımıza-psikolojimize etkilerinden, getirdiklerinden-götürdüklerinden bahsetmek istiyorum.

Etken maddeler ve miktarları bir yana dursun; yardımcı maddeleri, üretim şekli değişken olabilen hatta ülkemizde farmasötik formu bile değişiklik gösterebilen eşdeğer ilaçlar var.

Teorik olarak farmasötik formun da aynı olması gerekirken, başta da dediğim gibi, bu eşdeğerlik kavramı biraz da inanmak ve inandırmak yani ikna etmekle ilgili..

Jenerik ilacı üretecek firma için işler zaten kolayken, ilacın formuna ve kullanım yerine gore olay daha da kolaylaşabiliyor. Örneğin lokal etkililerde ölçülemeyen biyoyararlanım ve etken maddenin çözünmüş olduğu formlarda aranmayan biyoeşdeğerlik verileriyle yani verisizlikleriyle(!) uğraşmadan direk patent koruma ya da patent kırma(!) sürecine geçenler var.

Buranın da üstünden atlayarak başarıyla geçmiş ilaçlar; ister jenerik, ister yeni ilaç ruhsatını kapsın, koşa koşa geri ödeme kurumunun kapısını tıklatır. İşte inandırıcılığın da en çok gerektiği noktadayız(!)..

Bu kısmı zaten tahmin edersiniz. Bu zorlu ve meşakkatli süreç kimisine uzun gelir, kimisi de kısa yol bulmuştur; bir bakar hoop diye rafa girmiştir..

Ve biz eczacıların ilaçla tanışma sürecimiz, bol avantajlı "mf"ler ve çeşitli getirilerle(!) geçer. Geçer, geçer de işin bu tarafı da bizim için nasıl zordur anlatamam.

Hastalara anlatmak, onları ikna etmek, "Bu ilaç da aynı, içerik de aynı işe yarıyor" demek ne fayda?

Doktoru baştan söylemiş ‘yazdığımdan başkası alınmayacak’ diye. Yani aslında doktoru mu ikna etmek gerek ya da… bir dakika yahu.. biz neden birilerini ikna etmeye çalışıyoruz ki? Kime neyi inandırmaya uğraşıyoruz?

Bu güvensizlik bize değil ki; devlet biz farkında bile olmadan bizi asker tutmuş, kendi sistemine güven duyulması için çalıştırıyor. Bu ilaçların piyasaya çıkış onaylarını veren, eşdeğerlik onaylarını veren, e bize de eşdeğer ilaç verme hakkını veren, bu devletin kurumları değil mi?

Sonra ‘peki’ diyor vatandaş; ona durumu anlatmaktan yorulmuş eczacının gözlerinin içine bakarak; "Madem ürün aynı etkide ise bu fiyat farkı niye?"

Nasıl anlatsak ki? Hemen her müşteride çıkan fiyat farkı, ilaç katılım payı, muayene katılım payı ve reçete katılım payını ve hatta bizim cebimize bile girmeden çıkan muayene ücretlerinin her birini ayrı ayrı anlatmakla kaybedilen zaman, iş gücü ve hoşgörü kaybının bedeli diye nasıl söylesek?

Enerjimizi, zamanımızı müşterilerin sağlık sorunları ve bunları gidermek için önerdiğimiz ürünlerin etkilerini, olası yan etkilerini anlatarak harcasak..

Onlar da  doktorlarda zaten 3-5 dakikayla sınırlı muayene zamanında duyamadığı ilgilenilme memnuniyetini eczacısı ile yaşasa?

Çok soru sordum ama asıl sorumu sona sakladım;

eşdeğer ilaçların var olmasından kaynaklanan ve bizim de alabilirsek aldığımız farklarla birlikte; cebimize kalan kârı hoşgörümüz ve enerjimiz için bozdurup bozdurup harcasak, acaba devletin eşdeğer ilaca verdiği değer kadar, kendimizi değerli hisseder miyiz?