Bir değişim rüzgarıdır gidiyor. Eczanelerin yapısı değişecek, sağlık danışmanı görevi yüceltilecek, ekonomik kayıpları giderilecek.. Bu sözleri meslek örgütü yöneticilerinin ağzından sıkça duyuyoruz.
İlaç fiyatlarının düşmesi ve ithalde uygulanan dolar çıpasının yansıması ile yaşanan gelir kayıpları, yıllardır serbest eczacıların önemli sorunu.
Eczanelerin yapısal değişimi lafı da buradan çıktı. Denildi ki; madem ilaç üzerinden artık yeterince gelir elde edilemiyor, o zaman mesleki çerçeve içinde, eczanelere gelir kaynağı olacak yeni yollar bulunmalı. Örneğin smart eczane projesi, bu ihtiyacın görünen bir sonucu.
Yeniden yapılanma, ihtiyaca göre düzenleme, yeni roller biçme lafları ortaya çıkınca ben kulak kesilirim. Hele devlet erkanının ağzından benzer bir cümle çıktıysa, iyice dikkat kesilirim. Yaşam pratiğinin, yılların deneyiminin getirip bıraktığı duraktır burası.
Değişimden kimin ne anladığı, belirsizdir çünkü. Böyle zamanlar, el altında bekleyen birtakım cin fikirlerin uygulanabilmesi için uygun ortamlardır. Önünüze konanın havuç olduğunu ise yedikten sonra anlarsınız çoğu zaman ve o zaman geçmiş ola..
Geçen hafta TİTCK Başkanı Dr. Hakkı Gürsöz yüksek sesle söyledi: “Biz serbest eczacılarımızın da rollerini yeniden derleyeceğiz" dedi. Bu, bir yüksek bürokratın ağzından, ilk kez lafı dolandırmadan açıkça ifade edilmiş bir niyettir. Arkasından söylenen de şu: "Eczacı ilacı raftan alıp hastaya ulaştıran kişi olmamalı. Peki bu nasıl olacak: "Eczacılarımız ilaç danışmanlığı ve mezuniyet sonrası belli alanlarda desteklenmesi suretiyle sağlık danışmanlığı rolü de üstlenebilir."
Devlet açıkça, alenen diyor ki; serbest eczacıların rolleri değişecek. Öne sürülen, eczacıların önüne bırakılan hediye de, "Sağlık danışmanlığı".
Tepe meslek örgütünün talebine, devlet olur demiş. Görünen, gösterilen bu..
Şu sağlık danışmanlığı nasıl bir şeydir, eczane ekonomisine somut katkısı ne olacaktır? Bu konuda bugüne kadar epey laf edildi ama ortaya bir fizibilite, bir inceleme, bir araştırma koyanı, somut rakamlarla açıklama yapanı görmedim henüz.
TEB Başkanı kongrede şikayeten açıkladı. Eczacılar 22 Avrupa ülkesinde tansiyon, 20 ülkede kan şekeri ölçebiliyormuş.
O zaman soru şu olmalı:
11 yaşındaki torunumun yapabildiği tansiyon ölçme, kan şekerine bakma işi bunca zamandır eczacıların yetkisi dahilinde değil; peki neden? Yönetim böyle istiyor..
O zaman ardından akla şu soru gelmiyor mu?
Bunca zamandır tansiyon ölçmek, kan şekerine bakmak gibi, deyim yerindeyse kapı zili çalmak kadar basite inen, her gün on binlerce evde on binlerce kez yapılan bir harcıalem eylemi eczacılara yasak eden anlayış, şimdi hangi sağlık danışmanlığının kapısını açacak eczacılara?
Bu soruyu tersinden sormak da mümkün..
Ha, şunu hemen belirtmeliyim; 25 binden fazla mekan ile yurt sathına yayılmış bir sistemi, tıknefes olmuş sağlık sisteminin üzerindeki yükü hafifletme yolunda değerlendirmek, son derece rasyonel ve olmasını canıgönülden desteklediğimiz bir iştir.
Smart eczane adlı proje ile 2500 dolayında eczacıya diyabet, astım, KOAH konusunda meslek içi eğitim verildiğinden söz ediliyor. Eminim son derece kaliteli, nitelikli bir eğitimdir.
Ama bu, sorulması gereken şu soruları ortadan kaldırmıyor;
Bir tansiyon aletini eczacılara emanet edemeyen sağlık yönetimi, nasıl olacak da eczacıların diyabet, astım, KOAH gibi son derece önemli hastalıklar için sağlık danışmanlığı yapmasına izin verecek?
Yoksa herkesin anladığı, torbasında sakladığı başka mı?
Ve tabii böyle bir uygulamanın, eczane ekonomisine gerçek katkısının ne olacağı konusunda yapılmış bir fizibilite, somut rakamlarla ifade edilmiş bir rapor var mı, varsa nerede? Hani şu işe başlamadan önce hazırlanmış olduğuna inanmak istediğimiz rapor..
Yazının burasında posta kutuma bir haber düştü. "SGK ile PTT arasında, kapsamında ilaç bulunan gönderilerin taşınmasına ilişkin protokol imzalandı.."
Buyurun size değişim..
Buyurun size eczacıya biçilen yeni roller..
Madde madde geliyor..
Ön taraf oyalanırken arkadan birileri dükkanı mı götürüyor..?
Konuyu tartışmaya devam edeceğiz..
