Efe Dündar
Yrd. Doç. Dr. Efe Dündar
Eczacının sorumluluğu

Ülkemizde bir ilaç kanunumuzun olmamasının netice ve etkilerini önceki yazılarımızda detaylı bir şekilde incelemeye çalışmıştık.

Hakikaten ülkemizde ilaç konusu sadece çeşitli ve birbirinden neredeyse bağımsız nitelikte yönetmeliklerce çözüme kavuşturulmaya çalışılırken. Eczacılık söz konusu olduğunda en azından bir kanundan bahsedebiliyoruz.

6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun eczacı ve eczaneler üzerinde detaylı hükümler getiren bir kanundur. Tabii ki eczacı ve eczacılık hakkındaki mevzuat sadece kanundan oluşmamakta aynı zamanda 28970 sayılı Eczacı ve Eczaneler Hakkındaki Yönetmelik de mevzuatın yapılanmasında yer almaktadır.

Eczacılık nedir? 6197 sayılı Kanuna göre; hastalıkların teşhis ve tedavisi ile hastalıklardan korunmada kullanılan tabii ve sentetik kaynaklı ilaç hammaddelerinden değişik farmasötik tipte ilaçların hazırlanması ve hastaya sunulması; ilacın analizlerinin yapılması, farmakolojik etkisinin devamlılığı, emniyeti, etkinliği ve maliyeti bakımından gözetimi; ilaçla ilgili standardizasyon ve kalite güvenliğinin sağlanması ve ilaç kullanımına bağlı sorunlar hakkında hastaların bilgilendirilmesi ve çıkan sorunların bildiriminin yapılmasına ilişkin faaliyetleri yürüten sağlık hizmetidir."

Bu noktadan hareket ile ilaca ilişkin  hekim sorumluluğu ve eczacı sorumluluğunun kıstası ve çapının keskin bir şekilde belirlenmesi gerektiği inancını taşısak bile, pratik yaşam içerisinde özellikle ülkemizde hasta eczacı ilişkileri incelendiğinde bu ayrımın çizgisi sanıldığı kadar berrak olmayacaktır.

Hekimin sorumluluğu ve tanımı konusunda ise ülkemiz açısından kaynak görevi gören yasamız 1219 sayılı ve 1928 tarihli Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunumuzdur. Fakat kanımca güncel değişken şartlar içerisinde özellikle ilaç hususunda hekimin sorumluluğunu belirlemede  tıbbı deontoloji tüzüğü daha etkili bir yasa aracıdır. Fakat pek tabii ki her iki mevzuat öğesi de, güncel sorumluluk standartları değerlendirildiğinde yetersiz ve eksik ve kalmaktadır.

Öğretide pek çok yazar hekimin sorumluluğun ancak ilaç araştırılmalarına katılmış ise söz konusu olabileceğini vurgular. Bunun yanında pek tabii ki hekim ilacın yanlış kullanımından da sorumlu olacaktır lakin bu sorumluluk yanlış ilaç yazılması ya da doğru ilacın yanlış doz verilmesi hususuyla sınırlı kalacaktır.

Tıbbı Deontoloji Tüzüğünün 10. Maddesi her ne kadar hekimin sorumluluğu hususunda belirli sınırlar koymaya çalışmış ise kanımızca bu durum hasta-ilaç-risk üçgeni değerlendirildiğinde yetersiz kalmaktadır. 

Çıkarılacak olan bir ilaç kanunu neticesinde şayet sorumluluk ilaç üst başlığı altında üretici-hekim-eczacı sorumlulukları adı altında değerlendirilirse eğer; sorumluluk hususu borçlar ve ceza kanunumuzla da paralel bir biçimde kafa karışıklığına yer vermeyecek şekilde çözüme kavuşacaktır kanısındayız.

Tüm bu bilgiler ışığında konu değerlendirilmeye çalışıldığında ortaya çıkan durum kanımızca şudur ki ; sanki kanun koyucuda pratik yaşam kaidelerini de gözeterek ilaç hususunda hekimin sorumluluğunu çok sınırlı bir çerçeve içerisine yerleştirirken eczacının sorumluluğunu hasta bağlamında arttırmıştır.

Eczacılar  ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 22. Maddesi  ve 15.maddesi eczacının ilacın muhafazasından mütevellit sorumluluk sınırlarını belirlerken Eczacı ve Eczaneler Hakkındaki Yönetmeliğin 20. Maddesi kanunun çizdiği çerçevenin içeriğinin sınırlarını detaylandırmakta ve özelleştirmektedir.

Yine, Borçlar Kanunumuza göre kusur sorumluluğu ve adam çalıştıranın sorumluluğu ana başlıkları adı altında; eczacının kapsamlı bir şekilde ilaçtan doğan zarar bağlantısında sorumlu tutulmasına kaynak olabilecek maddeler ise Eczacı ve Eczaneler Hakkındaki Yönetmeliğin 7. ve 16.maddesinde detaylı bir şekilde (bu sefer Borçlar Kanununun ilgili maddelerinin içeriğini detaylandıracak şekilde) kendine yer bulmaktadır.

Sonuç olarak diyebiliriz ki; kanun koyucu ilaç özelinde sorumluluk belirleme hususunda hekime dair sorumluluğu oldukça dar kapsamda tutmakta ve eczacının sorumluluğunu öne çıkarmaktadır. 

Kanımızca bu husus eczacı özelinde hakkaniyetli bir durum değildir ve eczacı nezlinde oldukça detaylandırılmış sorumluluğun kapsamı maalesef mevzuat açısından ne hekim ne de ilaç üreticisi bazından yeterli derecede ele alınmamasına rağmen eczacıları üzerinde oldukça yenilikçi ve kapsamlı sorumluluk derecelerinin belirtilmiş olması dikkat çekicidir.