Eczacılık Fakültesi Dekanı diyor ki..

ilaclarin-receteye-etken-maddeye-gore-yazilmasi-konusunda-akademisyen-gorusu

Prof. Özçelikay'ın reçetelerin etken maddeye göre yazılması konusundaki görüşü.


16 Kasım 2018 15:33

Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gülbin Özçelikay, Ankara Eczacı Odası'nın çıkarmakta olduğu Doz dergisine bir röportaj verdi. Ecz. Bilge Tanrıverdi'nin gerçekleştirdiği bu röportajda Gülbin Hoca bir akademisyen gözü ile eczacılık dünyasında tartışılan bazı konular hakkında çok önemli bilgiler verdi.

Röportaj konularından birisi de reçetelerin etken madde ismine göre düzenlenmesi konusuydu. Prof Özçelikay'ın reçetelerin etken maddeye göre yazılması konusundaki akademisyen görüşü şöyle: 

Hastalara eşdeğer ilaç verildiğinde problem yaşanmaması için reçetelere etken madde ismi yazılması önerisinde bulunuldu. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu uygulanabilir bir yöntem midir?

Jenerik ürünlerin orijinal ilaçla biyoeşdeğerliğini kanıtlayan gerekli bilimsel çalışmaların uygun bulunmasından sonra ruhsatlandırılmasıyla reçetelere hekimin jenerik isim yazması benim de uygun bulduğum bir durum. Ancak tabi yine etik ilkeler çerçevesinde herkes sorumluluğunu uygun şekilde yerine getirecek. Eczacı, sadece gerçekten etkinliği, emniyeti ve kalitesi açısından uygun olan ilacı uygun olan hastaya verecek. İlaç firmaları ilacın üretiminde maksimum özeni gösterecek ve ilaç tanıtımını hekim ve eczacılara sadece mevzuata uygun şekilde yapacaklar.

Dünyaya bakarsak ilaçların etken madde ismi ile reçetelendirildiği ülkeler var mı? Varsa sistem nasıl işliyor?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından belirlenen “genel ad” dediğimiz; International Nonproprietary Names (INN) ilaçlardaki etken maddenin veya farmasötik maddelerin belirlenmesini sağlayan isimlerin reçetelere yazılması yaygın bir uygulamadır. Bu isimler uluslararası düzeyde kabul edilmiş olup, kamu malı niteliğindedirler ve bu yüzden hiç kimsenin mülkiyetine geçemezler.

Avrupa Birliği direktifleri reçetelere ilacın genel adının yazılmasını özellikle önerir. Çünkü, ilacın marka ismi ülkeden ülkeye değişmesine rağmen, DSÖ tarafından belirlenen isim, tüm ülkelerde bilinir. Reçeteye yazılan ilacın genel adı ile hastanın ilaca erişimi daha kolay olur.

İlacın genel adının reçeteye yazılması uygulaması diğer ülkelerde de kullanılmaktadır. Örneğin, Fransa’da devlet tarafından bu konuda çok büyük teşvik bulunmaktadır. Bunun dışında; Yunanistan, İtalya, Hollanda, Portekiz ve İspanya’da zorunlu olduğunu biliyorum. Portekiz’de istenirse marka ismi de yazılabiliyor.

Bu saydığım ülkelerin hemen hemen tamamında, reçeteye genel adı yazılan ilacın en ucuzunun verilmesi söz konusu. Sadece Fransa’da genel adın kullanılmasına teşvik edilmek için uygulama bazı ilaçlara göre değişmektedir.

Eşdeğer ilaçların kullanımının arttırılması amacıyla yapılan bu uygulamada oranlar incelendiğinde, eşdeğer ilaç kullanım oranı yüzde 50’nin üzerinde olmadığı, değer olarak ise daha düşük olduğu görülmektedir. Bu da düşük fiyatlı ilaçların eşdeğerinin daha fazla kullanıldığı sonucunu düşündürmektedir.

Bu durum hekimler açısından ne tür problemlere neden olabilir?

Dünyada ilacın kalite sınıflandırması olmadığını, olmaması gerektiğini öğrendik. Öğrencilerimize de bunu öğretiyoruz. Dolayısı ile hekim, hasta için en uygun tedaviyi ve ilacı belirleyecek olan kişidir. Eczacı da özellikle eşdeğer ilaç politikaları doğrultusunda, ilacı hastaya akılcı bir şekilde sunacaktır. Yapılan çalışmalar, eczacının da reçeteye ilacın genel adının yazılması konusunda olumlu görüşte olduğunu göstermektedir.

Burada tek kaygı, yaşlı ve kronik hastalarda kafa karışıklığı, diğer ilaçlarla uyuşmazlık ve hatalı ilaç kullanımı yaşanmasıdır. Bu durumun da hekim ve eczacılar tarafından özen gösterilerek aşılacağını düşünüyorum.

İlaç geri ödeme sisteminde reçeteye bir ilacın etken maddesi yazıldığı zaman, o etken maddeyi ihtiva eden en düşük ücretli ilacın bedelinin ödendiğini biliyoruz. Bu kural nedeniyle reçeteye etken madde yazılması durumunda ilaç firmaları bu durumdan nasıl etkilenecektir? Haksız rekabete yol açmamak için nasıl bir düzenleme yapılması uygun olabilir?

Serbest rekabet ortamı ilaç sanayii için de geçerli bir uygulamadır. Her ne kadar bugüne kadar geçerli olan referans ilaç fiyatlandırma sistemi kullanılsa da bildiğim kadarı ile ilaç firmaları ilaç geri ödeme listesine girebilmek için, ilaçlarını yüksek fiyattan piyasaya sürmemeyi tercih ediyorlar. Orijinal ilaç fiyatı eşdeğer ilaç fiyatlarından yüksek olmasına rağmen, eşdeğer ilaçların fiyatları birbirine çok yakın olmaktadır. Bu durumda, en düşük ücretli etken maddeyi içeren ilacın bedeli ödenmeye devam edecek, orijinal ilaç kullanmak isteyenler içinse fiyat farkı çıkmaya devam edecektir. Yani bu konuda bir değişiklik olmayacak.

Ancak, bir diğer önemli sorun, koşulları sağlayan her eşdeğer ilaç ruhsat almalı mıdır? İlaç tüketim oranlarına bakıldığında ilaç tüketiminin arttığını görüyoruz. Çok fazla eşdeğer ilacın olmasının tüketimi teşvik ettiğini düşünüyorum.

Sağlık Bakanlığının uygulamaları arasında, pazarda bir yıl süre ile fiili olarak bulunmadığı tespit edilen ürünlerin ruhsatı askıya alınmakta ve altı ay içinde ruhsat sahibi firma tarafından durumun aksini ispat edecek bilgi veya belge bulunmadığı takdirde ürünün ruhsatı iptal edilmektedir. Sadece pazarda fiili olarak bulunmayan değil, bunun yanında tüketim oranları düşük olan ilaç ruhsatlarının da bu değerlendirme içine alınmasını öneriyorum. Eşdeğer ilaç ruhsatları sadece ilaç firmalarının pazarlama stratejileri nedeniyle alınmamalı, gerçekten ihtiyaç varsa, kullanım oranı ve hasta yararlılığı yüksek olan ilaçlara ruhsat verilmeli diye düşünüyorum.

Reçeteye genel ad yazılması ilaç pazarında haklı ya da haksız bu rekabeti ortadan kaldıracak ve eczacıların etik, mesleki, yasal boyutları ön plana çıkacaktır.

Kaynak: Ankara Eczacı Odası, Doz dergisi


Facebookta paylaş Twitterda paylaş


Bu haberleri de okumak isteyebilirsiniz :

Okuyucu yorumları
Bu habere henüz yorum girilmemiştir.
Yorum yaz