Gaziantep EO Başkanı İrfan Demirci'den çarpıcı analiz..

gaziantep-eczaci-odasi-baskani-irfan-demirciden-carpici-analiz

Başkan Demirci eczacının karlılık analizleri konusunda önemli tablolar açıkladı.


08 Mart 2019 18:25

Gaziantep Eczacı Odası Başkanı Ecz. İrfan Demirci, "Kazanırken kaybetmek" başlığı ile bugün yayınladığı yazısında, serbest eczanelerin ekonomik dünyasını analiz etti..

Demirci yaptığı analizde;

"Şunu net biçimde görmeliyiz: Her ilaç fiyat artışı eczacının karlılığından bir şeyler alıp götürüyor. Giderek daha çok ilaç sunarak daha az kazanıyoruz."

ifadesini irdeleyerek, ilaç zamlarının altında yatan manzarayı, eczacı açısından inceledi.

Gaziantep Eczacı Odası Başkanı'nın yazısı şöyle;

KAZANIRKEN KAYBETMEK

Hem yönetici hem de eczane eczacısı olarak şuna alıştık: Bizim mesleğin sorunları hiç bitmez. Sorunlarla yaşamak, mücadele etmek tıpkı havan ve yılan gibi eczacılığın simgelerinden biri haline geldi.

Özellikle son dönemlerde sorunlarımız büyür, küçülür, kronikleşir ama hiç azalmaz; bizler uğraşıp dururuz. Bazen de uzun yol şoförüne benzeriz, hani yolun biri biter diğeri başlar ya; aynı öyle; sorunun biri çözülürken bir de bakmışsın ki yenisi karşına çıkmış.

Kendi aramızda, sosyal medyada, Bölgelerarası toplantılarda, Başkanlar Danışma Kurulunda, kongrelerde, 14 Mayıslarda tartışır, konuşuruz. Çözüm arayışında oluruz. Temel amacımız işimizi kolaylaştırmak, karşımızdaki engellerden kurtulmaktır. Zaten örgütsel dayanışma da bunu gerektirir.

Peki eczacılık mesleği neden bu denli karmaşık ve yoğun sorunlarla karşı karşıyadır?

Bu soruya verilecek cevaplar çok uzun zaman ve sayfalar alabilir. Ancak kanaatimizce iki temel cevap vardır. Bunlardan birincisi şu olsa gerek; dünya ilaç pazarını kontrol eden küresel güçlerin ağırlığının giderek artması ve  ülkemizdeki ithal ilaç ağırlığındaki dengenin yerli üretim aleyhine bozulmasıdır.

İkincisi, belki de bizi daha yakından ilgilendireni ise; eczacılık alanının ürünü olan ilacın en büyük alıcısı durumundaki kamunun, aynı zamanda ilacın fiyatını geri ödeme ve sağlıkla ilgili her türlü mevzuatı belirleyen yapı olarak karşımızda durmakta oluşudur. Bu yapının üzerinde ise her geçen gün artan sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarının finansman baskısı vardır. Giderek ağırlaşan bu baskıyı hafifletebilecek en kolay alan olaraksa ilaç ve eczacılık alanını görmektedir. Aslında kamunun yansıttığı bu baskıyı yaşama konusunda yalnız değiliz! Bizim gibi sosyal güvenlik kurumundan geri ödeme alan özel hastaneler de bu ekonomik baskıyı hissedenler arasındadır.

Özel sağlık kuruluşlarının 2015, 2016, 2017 yılında toplam sağlık harcamalarında aldıkları oransal pay hiç değişmedi, aynı kaldı. Ancak onların ellerinde üzerlerindeki baskıyı hafifleten bir silahları var. Hem de kamu tarafından onaylı! Nedir bunlar? Muayene farkları ve otelcilik hizmetlerinden aldıkları bedeller. Bu ücretler onları çokça rahatlatabiliyor.

Diğer taraftan hizmetin alıcısı olan sigortalılar yani yurttaşlar bu yıllarda giderek artan biçimde cepten sağlık harcaması yaptılar. Kişi başı cepten sağlık harcaması 2015’te 1345 TL, 2016’da 1524 TL, 2017’de 1751 TL olarak gerçekleşti. 2018’de ise bu rakamın 2000 TL’yi aşıp 2100 TL’yi bulduğu tahmin ediliyor. Vatandaşsa çoğunlukla bunun farkında değil.

Bize gelince; eczanelerin özel hastanelerin aldığı hizmet farkı gibi kendimizi koruyacak koruma kalkanlarımız yok. Dolayısıyla baskıyı çok daha ciddi biçimde, deyim yerindeyse ciğerimizde hissediyoruz.

Bu yüzden; “Neden bu denli karmaşık ve yoğun sorunlarla kuşatılmışlık içindeyiz?” sorusundan sonra ikinci soru, “Bu mesleğin günümüzdeki en temel birkaç sorunu nedir?” olacaktır.

Bu sorunların sıralamasını herkes kendi açısından yapabilir, ancak yönetici bakış açısıyla ilk üçe şunları koyabiliriz:

1. Yardımcı eczacılık ve nüfus sınırlaması sorunuyla birlikte eczacılık fakültelerinin sayısının artışı ve kontenjan konusu

2. Örgütsel yapıya yönelik değersizleştirme politikaları

3. İlaç Fiyat Kararnamesinde kademelerin giderek eczacıya kaybettiren hale dönmesi

İlaç Fiyat Kararnamesi konusu, diğer iki konudan ekonomik olma yönüyle ayrılıyor. Bu yüzden irdelendiğinde olayın eczacı açısından vahameti daha da net ortaya çıkıyor.

Kademe 19 Şubat Öncesi ilaç sayısı   19 Şubat Sonrası ilaç sayısı
       
0 305   305
1 2.413   1.572
2 3.859   4.447
3 1.157   1.221
4 388   498
5 781   860
Toplam 8.903   8.903

 

Kademeler arası hareket:

  Sayı
1. kademeden 2. kademeye geçen 841
2. kademeden 3. kademeye geçen 253
3. kademeden 4. kademeye geçen 189
4. kademeden 5. kademeye geçen 79
Değişmeyen 7.541
Toplam 8.903

 

Yıllara Göre Kademe Oranları (%)              
  2009 2010 2012 2014 2015 2017 2018
1.Kademe   0-  10 28,01 31,30 35,63 33,03 41,63 37,89 31,82
2.Kademe  10- 50 41,31 37,28 30,76 28,70 28,74 31,22 32,97
3.Kademe  50-100 11,90 11,60 11,73 12,09 8,77 9,82 9,81
4.Kademe 100-200 4,35 4,74 3,45 3,54 2,89 3,05 4,99
5.Kademe 200 üstü 12,43 12,28 13,75 16,68 17,97 18,03 20,41
Kademeli Fiyata Girmeyenler 2,00 2,80 4,68 5,96      

İlaç fiyat artışı kayıp mı?

Bu soru ironik bulunabilir ancak şurası bir gerçektir ki, fiyatı artarak 4 ve 5. Kademelere geçen her ilaç bize oransal anlamda kaybettiriyor.

İlaç fiyat artışıyla kazanırken kaybettiğimiz tek yer İFK kademeleri değil. SGK ilaç alım protokolündeki ciroya esas olan baremlerde de kayıplar yaşıyoruz. Çok değil üç-beş yıl önce buradaki baremlerde yığılmalar düşük cirolardaydı. Şimdi ise bu birikme üstlerde hatta en üstte yaşanıyor. Dolayısıyla SGK’ya yapılan eczane ıskontoları geçmiş yıllara göre birkaç kat artarak 800 milyonlara dayandı.    

Kayıplarımız sadece bunlarla mı sınırlı kalıyor peki. İlaç firmalarının ecza depoları aracılığıyla verdiği, 70li ve 80 li yıllarda uzun uğraşlar sonucunda edindiğimiz ticari ıskonto kazanımları da son 10 yılda kaybettiklerimiz arasında.

Ecza Depolarından Eczanelere Yapılan İskonto:

  MF iskontosu   Diğer
       
2009 8,37   4,33
2010 8,78   4,63
2012 9,27   1,89
2017 8,3   1,75
2018 7,59   1,6

Şunu net biçimde görmeliyiz: Her ilaç fiyat artışı eczacının karlılığından bir şeyler alıp götürüyor. Giderek daha çok ilaç sunarak daha az kazanıyoruz.

“Eczacı örgütünün önünde sorun eksik olmaz, biri biter diğeri başlar”, dedik.

Katılım payının maaştan kesilmesi, dağıtım sisteminin kurulması ve protokole alınması, 6197 sayılı yasa değişikliği ile sınırlama gelmesi için çok uzun yıllar mücadele edildi ve istenilen noktalara gelindi. Ama eczacının ekonomik güçlükleri devam ediyor, hala global bütçeden kaynaklı sıkışmayı dahi atlatabilmiş değiliz. Ayrıca, hayat pahalandıkça, eczane giderleri, personel giderleri, diğer tüm giderler artıyor.

Geldiğimiz noktada, sorunları şu daha önemli, şu daha önemsiz diye kategorize etmeden ilaç fiyat kararnamesindeki kademelerin, yıllar içinde enflasyon ve fiyat artışlarından etkilenmesi oranında güncellenmesi bugün, çözüm için en önde uğraşacağımız konu olmalıdır.

Bu konu öyle diğerleri gibi uzun yıllar boyu mücadele edip de yoluna koyabilecek kadar bekleyecek bir sorun da değildir. Acildir, elzemdir, yaşamsal öneme sahiptir. Bu yüzden hep birlikte el ele verip hiç değilse 2009’daki halimize kavuşmak için dayanışma içinde olalım.

Kaynak için tıklayınız


Facebookta paylaş Twitterda paylaş


Bu haberleri de okumak isteyebilirsiniz :

Okuyucu yorumları
Bu habere henüz yorum girilmemiştir.
Yorum yaz