Eczacılık Fakültesini tercih etmeli miyim? -3-

eczacilik-fakultesini-tercih-etmeli-miyim-3

Mini dizimizin 3. ve son bölümünde, eczacılık dünyası içinde dolaşmaya devam ediyoruz, kaldığımız yerden..


03 Ağustos 2016 17:35

Eczacı ne kazanırdı, ne kazanır, ne kazanacak..

Serbest eczacılık iyi para kazanan meslekler arasında sayılmıştır hep. Ortalama bir bakışla ve genel olarak 2004'e kadar da iyi kazanırdı. Doğruya doğru.. Ortalama bir vatandaşın gözünde bu imaj hala geçerlidir.

2004'den itibaren çarşı karıştı. Devlet "referans fiyat" uygulaması denilen bir metot ile belirlemeye başladı ilaç fiyatlarını.

Önceden ilaç şirketleri maliyetlerini çıkarıyor, bunu devlete sunuyor, bunun üzerinden bir kâr talep ediyor ve ilaç fiyatı belirleniyordu. Bir indirim/iskonto da söz konusu değildi.   

2004'te hayır dedi devlet, ben ilaç fiyatlarının en düşük olduğu 5 Avrupa ülkesine bakacağım ve bu ülkelerdeki ortalama enflasyonu hesap edip ilaç fiyatını ona göre belirleyeceğim. Netice: İlaç fiyatları bir anda yarıya indi..! Ondan sonra da işin rengi değişti. Sağlıkta reform hareketi, kamu kurum iskontosu, kurun sabitlenmesi filan derken, ortalama bir eczacının reçeteli ilaç geliri, "iyi kazanç" şurada dursun, günü kurtarma seviyesine geriledi..

Bir örnek verip paragrafı bitirelim. Türk Eczacıları Birliği'nin (TEB) 2014 yılında yaptığı araştırmaya göre eczacıların yüzde 55'i kredi kullanıyor. Bu yüzde 55'in yüzde 66'sı, yani; eczacıların ortalama yüzde 36'sı, iş hacimlerini genişletmek için değil, borçlarını kapatmak, eczanenin ekonomik sürekliliğini sağlamak, maaş ödemek için, sürekli kredi kullanmak zorunda. Yani; zaman kötü..

Yeni bir dünya kuruluyor..

İlaç politikasının eczacının cüzdanı üzerinde yarattığı bu baskının, eczacılık dünyasının yapısına bazı önemli etkileri oldu. İlk önemli etki, eczacılık yasalarının elden geçmesiydi. 2012 de yasa, 2014'de yönetmelik elden geçti. İlk tedbir gün ışığına çıktı, eczane açmak nüfus kriterine bağlandı.. Bunu eczane sayısı sınırlandırıldı diye de okuyabilirsiniz..

İkinci önemli etki serbest eczacılığın yapısındaki "ticari" unsurun payının büyümesiydi. Biraz kaçamak bir cümle mi oldu? Daha net söyleyelim o zaman. Eczaneler süreç içinde giderek daha çok ticarethane olmaya başladılar. Eczacılar yeni duruma ayak uydurmaya çalışıyorlar..

Bu kaçınılmaz bir gelişmeydi. Reçeteli ilaç geliri ile işletmesini döndüremeyen işyeri sahibi eczacı, haklı olarak kendisine yeni kazanç yolları bulmak zorundaydı. Bu arayışın makul sonucu, raflarda ilaç dışı ürünlere daha çok yer açmak olabilirdi, öyle de oldu. Besin destekleri, vitamin setleri, bitkisel ürünler, güzellik müstahzarları vb tezgahta yerini aldı, ardından dekorasyon çalışmaları gündeme girdi..

Eczane dünyası yenilenmektedir, yeni bir dünya kurulmaktadır; bu gelişme iyidir-kötüdür, etik sorunları vardır-yoktur bunlar ayrı konular; ne var ki çan eğrisinin iki yanını bir kenara koyun, ortadaki büyük ana kitle için somut gerçek budur.

Mesleki hedefini serbest eczacılık, yani eczane işletmeciliği olarak tarif eden eczacı adayı, artık kendisini eczacılık bilgisi kadar işletmecilik bilgisi ile de donatmak zorundadır. Özetle artık sadece iyi eczacı olmak yetmiyor; serbest ticaretin kuralları, eczanelerde artık daha çok işliyor; ticarete yatkın değilseniz işiniz zor gibi görünüyor..

Artık diğer mesleklerde olduğu gibi eczacı da iyi işletmeci ise iyi kazanacak, iyi işletmeci değilse, olmanın yollarını öğrenecek..   

Yeni modeller, Smart eczane..

Eczacının cüzdanındaki boşalma eğilimi, meslek örgütlerini yeni projeler geliştirmeye yöneltti doğal olarak. Akla gelen taleplerden biri, bazı ülkelerde uygulama olanağı bulan "meslek hakkı" oldu. Kabaca; eczaneye gelen hastaya yapılan sağlık danışmanlığı hizmetinin bedeli olarak, bir "hizmet bedeli" talep edilmesi diyebiliriz.

Smart Eczane projesinin gerisinde yatan fikir bu.  Deniliyor ki: "Bir hekime gidip muayene oluyorsunuz bir ücret ödüyorsunuz, avukata gidiyorsunuz bir şey danışıyorsunuz bir ücret ödüyorsunuz. O halde en özel sağlık sorunlarınızı danıştığınız ilk durak olan eczacıların da neden böyle bir hakkı olmasın."

Böyle bir talebi yüksek sesle kamuoyuna sunabilmek için, önce sunulacak hizmetin alt yapısını sağlam kurmak gerekiyor ki, üretilen pilot projeler 2011 yılından bu yana TEB öncülüğünde çeşitli illerde deneniyor. Astım, KOAH, diyabet konularında projeler geliştirildi.

Kağıt üzerinde böyle ama akçeli bir talep olarak sağlık yönetiminde nasıl bir yankı bulacak, onu zaman gösterecek..

Olası işsiz eczacı ordusu ortamı nasıl etkiler..

Mevcut durumun aynen devam etmesi halinde 2019'dan itibaren işsiz eczacı sorununun ciddi olarak gündeme gireceğini söyleyebiliriz. Her yıl ortalama iki bin yeni mezun hızıyla artarak.. 

Eczane açamayan; kamuda, özel sektörde iş bulamayan kalabalık işsiz eczacı grubunun; hayatın işsiz olarak sürdürülemeyeceği gerçeği ile yüzleştikçe, mesleğiyle ilgili olmayan iş kollarında da şansını deneyeceğini ön görmek, pek de yanlış olmayacaktır.

Konuyu takip eden meslek büyüklerinin telaffuz ettikleri varsayımlardan biri, eğitim görmüş eczane teknikerleri ile işsiz eczacıların gelecekte rekabete gireceği ki, göz ardı edilecek bir varsayım değil.

Bir diğeri ise muvazaa konusunda bazı "ilginç" uygulamaların ortaya çıkacağı yönünde. Bu konuda şimdiden ayrıntıya girmek spekülasyon olur; adı üstünde varsayım ama yine de seslendirenlerin gayet ciddi kişiler olduğunu fısıldayalım. 

Ve evet eczacı adayı gençler, eczacılık dünyasına hoş geldiniz.. / Levent EVRİM

1. bölüm için tıklayınız

2. bölüm için tıklayınız


Facebookta paylaş Twitterda paylaş


Bu haberleri de okumak isteyebilirsiniz :

Okuyucu yorumları
Bu habere henüz yorum girilmemiştir.
Yorum yaz