Antibiyotik direnci, kanser tedavisini tehdit ediyor..

TİTCK'nın çıkardığı Akılcı İlaç Kullanım Bülteninin Kasım sayısından bir makale..

Antimikrobiyal direnç günümüzdeki en büyük sağlık sorunlarından birisi. Bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla Avrupa Hastalıkları Önleme Merkezi (ECDC) 18 Kasım gününü, "Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü" olarak ilan etti. Dünya Sağlık Örgütü de (DSÖ) 18 Kasım'ı içerisine alan haftayı "Dünya Antibiyotik Farkındalık Haftası" olarak ilan etti.

Türkiye İlaç ve Tıbbi İlaç Kurumu'nun (TİTCK) çıkardığı Türkiye Akılcı İlaç Kullanım Bülteninin Kasım sayısında ECDC tarafından yayımlanan "ECDC Political Briefing" adlı çalışmanın çevirisi yayınlandı.

Yazıda dirençli antibiyotiklerin yarattığı tehlikeler anlatılırken, son tercih antibiyotiklere direncin, kanser tedavisi ve organ transplantasyonu gibi hayat kurtaran tıbbi müdahalelerin etkinliğini de tehlikeye attığına dikkat çekildi.

Vaka örneklerinin de verildiği yazıda Hollanda, Yunanistan ve İsrail'den örnekler ayrıntılı olarak incelendi.

Yazının özeti:

Son derece dirençli bakterilerin, özellikle karbapenem ve kolistin gibi "son tercih" antibiyotiklere dirençli olanların ortaya çıkması ve yayılması, halk sağlığı açısından büyük bir endişe uyandırmakta, Avrupa ve dünyadaki hasta güvenliği ve ekonomileri için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.

Son tercih antibiyotiklerin artık etkili olmaması, dirençli bakteri ile enfekte bir hastayı tedavi etmek için antibiyotik kalmadığı, yani çocuklarda ve yetişkinlerde böyle enfeksiyonların ölümcül olacağı anlamına gelir.

Son tercih antibiyotiklere direnç, kanser tedavisi ve organ transplantasyonu gibi hayat kurtaran tıbbi müdahalelerin etkinliğini de tehlikeye atmaktadır. Özellikle, yeni antibiyotiklerin günümüzde geliştirilmemesi ve büyük olasılıkla yakın gelecekte de geliştirilemeyecek olması nedenleri ile bu çok dirençli bakterilerin yayılmasının önlenmesi büyük önem arz etmektedir.

Antibiyotiklere dirençli bakterilerle enfekte olan hastalarda komplikasyon gelişme olasılığı daha yüksektir ve enfeksiyon nedeniyle ölme olasılığı üç kat daha fazladır [1]. Hiçbir müdahale yapılmadığı takdirde küresel ölüm yükünün 2050'ye kadar her yıl 10 milyona ulaşabileceği tahmin edilmektedir [2]. Bu, sağlık sistemlerinin işleyişi için ciddi zorluklar oluşturmaktadır ve toplum için yüksek ekonomik maliyetleri getirmektedir.

Bu özet, politika yapıcıların ve sağlık çalışanlarının, bu yüksek dirençli bakterilerin yayılmasını durdurmak için ulusal ve yerel düzeyde alınabilecek önlemlerin örneklerine dikkatini çekmeyi amaçlamaktadır. Bu tür önlemlerin başarıyla uygulandığını gösteren vaka çalışmaları da olumlu sonuçlar ile vurgulanacaktır.

Kaynak için tıklayınız